Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

KİMSE HUKUKUN KAPSAMA ALANI DIŞINDA DEĞİLDİR

AK Parti İstanbul Teşkilatı iftar programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada, "Bırakın akla kara, masumla mücrim hukuk tarafından ortaya çıkarılsın. Siz ister kabul edin, ister kabul etmeyin, Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Türkiye'de suç işleme özgürlüğü olan imtiyazlı bir azınlık yoktur ve olmayacaktır" dedi.

Haber Giriş Tarihi: 23.03.2025 01:11
Haber Güncellenme Tarihi: 23.03.2025 01:12
Kaynak: Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
KİMSE HUKUKUN KAPSAMA ALANI DIŞINDA DEĞİLDİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul Teşkilatı iftar programına katıldı. 
‘Filistin davasına son nefesimize kadar sahip çıkacağız’ 
Buradaki konuşmasında Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanı Abdullah Özdemir ve ekibine, mübarek ramazan akşamında kendilerini bir araya getirdiği, hasret gidermelerine, hasbihal etmelerine imkan sağladığı için şükranlarını sundu. 
Dört gün sonra idrak edilecek Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı şimdiden tebrik ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: Bu mukaddes günlerin, Gazze ve Filistin başta olmak üzere gönül coğrafyamızın çeşitli yerlerinde, hayat ve haysiyet mücadelesi veren tüm kardeşlerimizin kurtuluşuna vesile olmasını Rabbim'den niyaz ediyorum. 
Kan ve gözyaşından beslenen siyonist Netanyahu yönetimi geçtiğimiz hafta ateşkesi bozarak Gazze'deki soykırımlarına tekrar başladı. Siyonist rejim özellikle çocukları hedef alarak, özellikle kadınları katlederek Gazze'de oluk oluk masum kanı döküyor. Hiçbir kutsal tanımayan İsrail hükümetinin, Ramazan ayında sahur vaktinde düzenlediği saldırılarda 700'ün üzerinde kardeşimiz şehit oldu. Rabbim'den hepsine rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. 
Vahşetin daha hazin tarafı şudur: batılı yönetimler başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesi Gazze'deki barbarlık karşısında büyük bir umursamazlık içindedir. Hak ve hukuktan bahsedenlerin, insanları derisinin rengine, inancına göre nasıl ayırdığının en acı şahidi Gazze ve Filistin'dir. 
Dikkat ediniz, mazlum Filistinli, zalim de İsrailli olunca kullanılan dil de birden değişmiştir. Öldürülen gazeteciler Gazzeli olunca uluslararası basın ve bu noktada basın kuruluşlarının tavrı anında değişmiştir. İnsan hakları ve özgürlükler konusunda dünyaya ders verenlerin hiçbiri henüz kundaktaki yavruların alçakça öldürülmesine tepki göstermiyor. Soğuk betonlara sıra sıra dizilen beyaz kefenli çocuk cenazeleri bile kilit vurulmuş vicdanların açılmasına yeterli gelmiyor. 
Zalime kimliğine göre davrananlar gibi olmadıklarını ve asla olmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Canı yanan, zulüm gören, kendi topraklarında katliama uğrayan her bir mazlumun acısını yüreğimizde hissediyoruz. Türkiye olarak ateşkesin yeniden tesisi ve katliamların son bulması için çok yönlü bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Ramazan Bayramı öncesinde bu çabalarımızı artırarak sürdüreceğiz. Bundan tam 1400 yıl önce Uhud Savaşı'nda nöbet yerlerini terk etmeyen okçular gibi biz de Filistin davasına son nefesimize kadar samimiyetle sahip çıkacağız" ifadelerini kullandı. 
Bir konunun daha bilinmesinde fayda gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: Hiçbir zulüm payidar olmamıştır. Gazze'deki kardeşlerimize yönelik zulüm de inşallah payidar olmayacak, en kısa zamanda sona erecektir. Suriye'de olduğu gibi Allah'ın izniyle Gazze'de de bu zulüm dolu karanlık günler atlatılacak, inşallah geriye sadece dayanışma kalacak, cesaret kalacak, kardeşlik görevimizi yapmanın izzeti, şerefi, vakarı kalacaktır. 
Bayramda da yine milletimizle beraber olacak, gönüllere dokunacağız. Şunu lütfen bir an olsun unutmayınız: bizler, hepimiz, millete sevdalanmış bir kadroyuz. Her birimiz aziz milletimizin hizmetkarıyız. Allah ömür ve imkan verdikçe hepimiz bu görevimizi en iyi şekilde yerine getirmenin çabasında olacağız. Kırarak, dökerek, dışlayarak değil, gönüller kazanarak ilerleyeceğiz. Kucaklaşmayı, muhabbeti, konuşmayı ve kardeşliği yücelten tarafta yer alacağız. Muhalefet ne yaparsa yapsın, biz sağduyu, sabrı ve sükuneti hiçbir zaman terk etmeyeceğiz. Bizim belediyelerimiz yolsuzluktan, haksızlıktan yana olmayacak. Bizim belediyelerimiz hak, hakikat, helal, haram nedir? Bunu bilerek halka hizmet edecek. 
İşte bu mübarek günleri milletimizin iç cephesini takviye için fırsata çevirmeye çalışırken bakıyorsunuz ana muhalefet tam tersi bir gündemle hareket ediyor. Önce Suriye'de eski rejim artıklarının çıkardığı olayları bahane ederek ülkemizde mezhepçilik fitnesini alevlendirmek istediler. Alevi canlarımızı kışkırtarak kardeşliğimize adeta pusu kurmaya kalktılar. Birbirimize daha sıkı kenetlenerek hamdolsun bu oyunu boşa çıkardık. Milletimiz CHP'nin Suriye'deki ateşi ülkemize taşıma tezgahına tıpkı 14 yıl boyunca olduğu gibi yine düşmedi, provokasyonlara gelmedi. Bunda muvaffak olamayınca bu sefer bu yolsuzluk operasyonu üzerinden milletimizi provoke etmeye çalıştılar. 
Dört gündür milletimizin huzurunu kaçırma, insanlarımızı kutuplaştırma adına ne varsa hepsini yapıyorlar. Önlerine gelene hakaret etmekten, sadece görevini yapan polislerimize saldırmaya, yolsuzluk ihbarlarını araştıran yargı mensuplarımıza gözdağı vermekten, sokak terörüyle milli iradeyi baskı altına almaya kadar ne ararsan bunlarda her şey var. Son olarak bugün basın yayın kuruluşlarını da alenen tehdit ederek nasıl bir ruh halinde olduklarını ifşa ettiler. Televizyonların, medya gruplarının adını bile vererek hepinizin hesabını tutuyorum diyerek medyayı tehdit ettiler. Ya böyle siyaset olur mu? Böyle politika olur mu? İstanbul başta olmak üzere şehirlerimizde bir gerilim ve kargaşa atmosferi oluşturmak için her yolu deniyorlar. 
Gelinen noktada şunu çok net görebiliyoruz. Mevcut yönetim altında CHP, seçmenlerinin taleplerini meclise taşıyan bir parti değil, gözünü paraya bürümüş bir avuç belediye soyguncusunu aklayan bir aparata dönüşmüştür. Belediyelerden nemalanan çıkar şebekeleri CHP'yi boğazına kadar kire, pasa, çamura, yolsuzluğa, hukuksuzluğa ulaştırmış durumdadır. Zaten biz bunları üç kelimeyle tanımlamadık mı? Çöp, çukur, çamur. İşte aynısını yapıyorlar. Ama bir özellikleri var. Lafa her başladıklarında Atatürk'ün kurduğu parti olmakla övünenler sırf ağababalarına diyet borçlarını ödemek adına Gazi'nin partisini hırsızların emrine vermişlerdir. CHP sadece deveyi hamuduyla götüren haramilerin değil, marjinal sol örgütlerin de oyuncağı haline gelmiştir. 
Yüz binlerce gencin hakkının yendiği, diploma sahtekarlığı dahil ortaya akıl, vicdan ve ahlak sınırlarını aşan bir sürü pislik saçılıyor. Sağdan, soldan balya balya paralar, dolarlar, avrolar fışkırıyor. Yüzlerce milyar liralık korkunç bir vurgundan bahsediliyor. Ama CHP Genel Başkanı ve şürekası bunların hiçbirine cevap veremiyor. Milletin huzuruna çıkıp 'Sahtekarlık yoktur, hırsızlık yoktur, yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, irtikap, iltimas yoktur.' diyemiyorlar. 'Ne biz, ne de arkadaşlarımız harama el uzatmadı' diyemiyorlar. Kendi belediye başkanlarına, kendi belediye yöneticilerine, beraber iş yaptıkları, yıllarca birlikte yol yürüdükleri arkadaşlarına kefil olamıyorlar. Çıkıp aslanlar gibi iddialara cevap vermek yerine, bize saldırarak Cumhur İttifakı ortağımıza ve onun muhterem genel başkanına edepsizlik ederek, sokakları karıştırarak, gençlerin arkasına saklanarak, marjinal sol örgütleri öne sürerek, yavuz hırsız misali suç bastırmaya çalışıyorlar. 
Buradan CHP Genel Başkanına soruyorum: Sayın Özel, neden korkuyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Bu telaş, bu panik havası, bu saldırganlık niye? Daha düne kadar şaibe yok diyordunuz. Daha düne kadar şeffaflıktan, dürüstlükten dem vuruyordunuz. Ne oldu da birden etekleriniz tutuştu? Ne oldu da dizleriniz titremeye başladı? Şimdi kimi tasfiye edecek, kimi sırtından hançerleyeceksiniz? Alengirli yollarla şimdi kimin ayağını kaydıracaksınız?  
Bugün burada şu hakikati çok net ifade etmek isterim. Ortaya dökülen bütün bu pislikler sadece bizi ve milletimizi değil, CHP içindeki vicdan sahiplerini de rahatsız etmektedir. CHP'ye çökmüş bir avuç paragözün asırlık partiyi parmağında oynatması, Gazi'nin emaneti diyerek CHP'ye oy veren insanlarımızı da üzüyor, mahçup ediyor, öfkelendiriyor. Emin olun samimi CHP'li vatandaşlarımız da İSKİ skandalından 32 yıl sonra aynı rezilliklere tekrar şahit olmayı içlerine sindiremiyor. Bunun işaretlerini sadece yargıya yapılan ihbarlarda değil, medyadan, sosyal medya mecralarını birçok yerde rastlıyoruz. 
Şurası artık anlaşılmıştır. CHP bünyesini zehirli bir sarmaşık misali saran bu hırsızlardan, bu yağmacılardan temizlenmedikçe siyasi itibarını da, siyasi parti kimliğini de tekrar kazanamaz. Çünkü siyasette onur, haysiyet, güven bir kez kaybedilirse bir daha yerine kolay kolay konulamayan erdemlerdir. CHP Genel Başkanı Sayın Özel, iradesine vurulan zincirleri kıramamış vesayetten kendini maalesef bir türlü kurtaramamıştır. Bakın tüm samimiyetimle söylüyorum. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin ve genel başkanının bu hallere düşürülmesinden biz asla hoşnut değiliz. Biz karşımızda CHP'nin mevcut durumu gibi perişan değil, kalitemize ve kalibremize uygun bir muhalefet görmeyi arzu ederiz. 
Sokaklara çıkarak, yanına vandalları alarak, milli iradeye parmak sallama dönemleri artık geride kalmıştır. Sokak terörü üzerinden siyasete ve adalete istikamet çizildiği günler eski Türkiye ile birlikte tamamen mazide kalmıştır. Türkiye demokratik bir ülkedir. Bir hukuk devletidir. Üstünlerin hukukunun değil, hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bağımsız bir ülkedir. Cesaretiniz varsa bırakın demokrasi işlesin, bırakın hukuk işlesin. Yüreğiniz yetiyorsa bırakın mahkemeler hiçbir baskı altında kalmadan Türk milleti adına kararınız versin. Bırakın akla kara, masumla mücrim hukuk tarafından ortaya çıkarılsın. Siz ister kabul edin, ister kabul etmeyin, Türkiye'de hiç kimse hukukun kapsama alanı dışında değildir. Türkiye'de suç işleme özgürlüğü olan imtiyazlı bir azınlık yoktur ve olmayacaktır.  
Demokrasinin, hukukun meşru zemininin dışında çözüm arayanlar bugün ne kadar daima avuçlarını yalamışlardır. İnşallah bundan sonra da emellerine ulaşamayacaklardır. CHP ve yandaşlarının tahriklerle kamu düzenini bozmalarına, milletimizin huzurunu kaçırmalarına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Türkiye üzerinde ameliyat yapılmasına asla müsamaha göstermeyeceğiz. Bin yıldır olduğu gibi, Alevisi, Sünnisiyle, Kürt'ü Türküyle, Laz'ı Çerkeziyle bu topraklar üzerinde bir ve beraber yaşamaya inşallah devam edeceğiz. Beraber olacağız, birlik olacağız, diri olacağız. Kendi menfaatlerini korumak için 85 milyonun kardeşliğine pusu kuranları hep birlikte bozguna uğratacağız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.