Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun 10 aydır düştüğünü, düşmeye de devam edeceğini belirterek, "Bu konuda çok güçlü bir siyasi irade ve çok güçlü bir programımız var" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 18.04.2025 14:13
Haber Güncellenme Tarihi: 18.04.2025 14:15
Kaynak:
Haber Merkezi
Haberyazilimi.com
Şimşek, Sapanca'da düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi'ne videolu mesaj gönderdi.
‘Türkiye daha dayanıklı’
"Ticaret savaşları" olarak da bilinen korumacılığa değinen Şimşek, "Son dönemde yoğunlaşan korumacılık tedbirleri nedeniyle küresel ekonomi politikalarındaki belirsizlik hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı. Aslında korumacılık yeni bir trend değil. Son 15 yılda ticarette kısıtlayıcı tedbirler arttı. Geçen sene ticaret kısıtlamaları küresel finansal kriz öncesine göre tam 11 kat yükseldi. Bu gelişme küresel büyümeyi aşağı çeken başlıca faktörlerden biri" diye konuştu.
Ticaret savaşlarının bu şekilde devam etmesi halinde küresel büyümenin yüzde 3'ün altına gerileme olasılığının yüksekliğine dikkati çeken Şimşek, korumacılığın artmasının temel sebebinin ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet olduğunu söyledi.
Şimşek, son 20 yılda ABD, Avrupa Birliği ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerin imalat sanayisindeki küresel paylarını büyük ölçüde Çin'e kaptırdığını dile getirerek, şöyle devam etti: Türkiye bu ortamda benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı konumda. Bunun iki nedeni var. Birincisi, ihracata olan bağımlılığımız görece düşük. Büyümemizi yönlendiren asıl unsur iç talep. Mal ihracatının milli gelirimiz içindeki payı yaklaşık yüzde 20. Dolayısıyla içe kapanan dünya düzeninde Türkiye'nin etkilenme düzeyi görece daha sınırlı olabilir. Elbette bu hiç etkilenmeyeceğiz anlamına gelmiyor, sadece diğer ülkelere kıyasla daha sınırlı etkileneceğiz. İkincisi, ticaretimizin büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle yürütüyoruz. İhracatımızın yüzde 68'i serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkelere yapılıyor. En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği, bizim gibi kural temelli, çok taraflı ticaret sistemini savunuyor. Bu da bizi dış şoklara karşı daha dayanıklı kılıyor.
Bu sürecin dolaylı etkileri de bulunduğunu ancak bunları ölçmek için henüz çok erken olduğunu vurgulayan Şimşek, bunların başında Çin'in yüksek tarifelere karşı nasıl yanıt vereceğinin geldiğini ifade etti.
Şimşek, arz fazlasının düşük fiyatlarla Türkiye'ye veya pazarlarına yönelme riski olduğuna işaret ederek, "Yatırımcıların risk iştahının azalması yaşadığımız diğer bir dolaylı etkidir. Ayrıca küresel değer zincirlerinin olumsuz etkilenmesi riski de büyüktür. ABD'nin Türkiye'ye görece düşük tarife uygulaması Asya'daki rakiplerine oranla bir avantaj sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.Şimşek, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu diğer önemli riskin de artan borçluluk olduğuna dikkati çekerek, son 25 yılda küresel borcun milli gelire oranının 100 puandan fazla arttığını ve yüzde 328'e u
laştığını bildirdi.
Bakan Şimşek, bu borç seviyesinin düşük faiz ortamında daha yönetilebilir olduğunu ancak küresel faizlerin yükseldiği senaryoda pek çok ülkenin zorlanabileceğini, küresel büyümenin olumsuz etkilenebileceğini anlattı.
Şimşek, Türkiye'nin burada da avantajlı konumda olduğunu, toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 93 seviyesinde bulunduğunu, bu oranın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yüzde 245'in oldukça altında kaldığını söyledi.
Demografik yapıdaki dönüşümle dünya genelinde yaşlı nüfusun hızla arttığını vurgulayan Şimşek, küresel ekonomiyi etkileyen diğer önemli sorunun büyüyen jeopolitik gerginlikler ve çatışmalar olduğunu, bu nedenle küresel savunma harcamalarının arttığını bildirdi.
Dünyada ciddi yapısal sorunların olduğunu ama Türkiye'nin bu zorluklara karşı daha avantajlı konumda bulunduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu: Avantajlarımızı kalıcı kazanımlara dönüştürmek istiyoruz. Bu nedenle de Haziran 2023'ten bu yana makroekonomik istikrar ve reform programımızı kararlılıkla uyguluyoruz. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmek, mali disiplini güçlendirerek reformlar için bütçede alan yaratmak, cari açığı azaltarak makro finansal kırılganlıkları minimize etmek ve nihayetinde verimliliği, rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artırarak, yapısal dönüşümü hayata geçirmek.
Şimşek, programa ilişkin gelişmelere değinerek, "Enflasyon 10 aydır düşüyor, düşmeye de devam edecek. Dezenflasyon programını uygulamakta kararlıyız. Bu konuda çok güçlü bir siyasi irade var ve çok güçlü bir programımız var" dedi.
Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, Rönesans Holding Onursal Başkanı Erman Ilıcak, RePie Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emre Çamlıbel ve Capital&Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Sedef Seçkin Büyük de konuşma yaptı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ŞİMŞEK: ENFLASYON DÜŞMEYE DEVAM EDECEK
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun 10 aydır düştüğünü, düşmeye de devam edeceğini belirterek, "Bu konuda çok güçlü bir siyasi irade ve çok güçlü bir programımız var" dedi.
Şimşek, Sapanca'da düzenlenen Uluslararası Ekonomi Zirvesi'ne videolu mesaj gönderdi.
‘Türkiye daha dayanıklı’
"Ticaret savaşları" olarak da bilinen korumacılığa değinen Şimşek, "Son dönemde yoğunlaşan korumacılık tedbirleri nedeniyle küresel ekonomi politikalarındaki belirsizlik hiçbir dönemde olmadığı kadar arttı. Aslında korumacılık yeni bir trend değil. Son 15 yılda ticarette kısıtlayıcı tedbirler arttı. Geçen sene ticaret kısıtlamaları küresel finansal kriz öncesine göre tam 11 kat yükseldi. Bu gelişme küresel büyümeyi aşağı çeken başlıca faktörlerden biri" diye konuştu.
Ticaret savaşlarının bu şekilde devam etmesi halinde küresel büyümenin yüzde 3'ün altına gerileme olasılığının yüksekliğine dikkati çeken Şimşek, korumacılığın artmasının temel sebebinin ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet olduğunu söyledi.
Şimşek, son 20 yılda ABD, Avrupa Birliği ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerin imalat sanayisindeki küresel paylarını büyük ölçüde Çin'e kaptırdığını dile getirerek, şöyle devam etti: Türkiye bu ortamda benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı konumda. Bunun iki nedeni var. Birincisi, ihracata olan bağımlılığımız görece düşük. Büyümemizi yönlendiren asıl unsur iç talep. Mal ihracatının milli gelirimiz içindeki payı yaklaşık yüzde 20. Dolayısıyla içe kapanan dünya düzeninde Türkiye'nin etkilenme düzeyi görece daha sınırlı olabilir. Elbette bu hiç etkilenmeyeceğiz anlamına gelmiyor, sadece diğer ülkelere kıyasla daha sınırlı etkileneceğiz. İkincisi, ticaretimizin büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle yürütüyoruz. İhracatımızın yüzde 68'i serbest ticaret anlaşmalarımızın olduğu ülkelere yapılıyor. En büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği, bizim gibi kural temelli, çok taraflı ticaret sistemini savunuyor. Bu da bizi dış şoklara karşı daha dayanıklı kılıyor.
Bu sürecin dolaylı etkileri de bulunduğunu ancak bunları ölçmek için henüz çok erken olduğunu vurgulayan Şimşek, bunların başında Çin'in yüksek tarifelere karşı nasıl yanıt vereceğinin geldiğini ifade etti.
Şimşek, arz fazlasının düşük fiyatlarla Türkiye'ye veya pazarlarına yönelme riski olduğuna işaret ederek, "Yatırımcıların risk iştahının azalması yaşadığımız diğer bir dolaylı etkidir. Ayrıca küresel değer zincirlerinin olumsuz etkilenmesi riski de büyüktür. ABD'nin Türkiye'ye görece düşük tarife uygulaması Asya'daki rakiplerine oranla bir avantaj sunuyor." değerlendirmesinde bulundu.Şimşek, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu diğer önemli riskin de artan borçluluk olduğuna dikkati çekerek, son 25 yılda küresel borcun milli gelire oranının 100 puandan fazla arttığını ve yüzde 328'e u
laştığını bildirdi.
Bakan Şimşek, bu borç seviyesinin düşük faiz ortamında daha yönetilebilir olduğunu ancak küresel faizlerin yükseldiği senaryoda pek çok ülkenin zorlanabileceğini, küresel büyümenin olumsuz etkilenebileceğini anlattı.
Şimşek, Türkiye'nin burada da avantajlı konumda olduğunu, toplam borcunun milli gelire oranının yüzde 93 seviyesinde bulunduğunu, bu oranın gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yüzde 245'in oldukça altında kaldığını söyledi.
Demografik yapıdaki dönüşümle dünya genelinde yaşlı nüfusun hızla arttığını vurgulayan Şimşek, küresel ekonomiyi etkileyen diğer önemli sorunun büyüyen jeopolitik gerginlikler ve çatışmalar olduğunu, bu nedenle küresel savunma harcamalarının arttığını bildirdi.
Dünyada ciddi yapısal sorunların olduğunu ama Türkiye'nin bu zorluklara karşı daha avantajlı konumda bulunduğunu belirten Şimşek, şöyle konuştu: Avantajlarımızı kalıcı kazanımlara dönüştürmek istiyoruz. Bu nedenle de Haziran 2023'ten bu yana makroekonomik istikrar ve reform programımızı kararlılıkla uyguluyoruz. Amacımız enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirmek, mali disiplini güçlendirerek reformlar için bütçede alan yaratmak, cari açığı azaltarak makro finansal kırılganlıkları minimize etmek ve nihayetinde verimliliği, rekabet gücünü ve potansiyel büyümeyi artırarak, yapısal dönüşümü hayata geçirmek.
Şimşek, programa ilişkin gelişmelere değinerek, "Enflasyon 10 aydır düşüyor, düşmeye de devam edecek. Dezenflasyon programını uygulamakta kararlıyız. Bu konuda çok güçlü bir siyasi irade var ve çok güçlü bir programımız var" dedi.
Uluslararası Ekonomi Zirvesi'nin açılışında, Rönesans Holding Onursal Başkanı Erman Ilıcak, RePie Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emre Çamlıbel ve Capital&Ekonomist Dergileri Yayın Direktörü Sedef Seçkin Büyük de konuşma yaptı.
En Çok Okunan Haberler