Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Çevre

haberingundemi.com.tr - Çevre haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Çevre haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Hedefimiz dünyanın en yaşanabilir doğası olmak Haber

Hedefimiz dünyanın en yaşanabilir doğası olmak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5 Haziran Dünya Çevre Günü" dolayısıyla yayımladığı mesajda, doğanın dilinin sessiz, mesajının güçlü ve açık olduğunu belirtti. Doğanın kendisine davranıldığı gibi karşılık verdiğine dikkati çeken Erdoğan, "Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır. Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır. Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz" değerlendirmesinde bulundu. Erdoğan, içinde bulundukları çağın insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı dönem olduğunu, doğal kaynakların hızla tükendiğini, iklim değişikliğinin etkilerini derinleştirdiğini, biyolojik çeşitlilik kayıplarının geri dönüşü zor bir noktaya ulaştığını kaydetti. "Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz" Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmenin sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğu olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti: Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir. Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı'nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Önceliğimiz 2000 yılından önceki yapılar Haber

Önceliğimiz 2000 yılından önceki yapılar

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, deprem bölgesindeki çalışmaları süratle tamamladıktan sonra burada edinilen tecrübeyi, birikimi başta İstanbul olmak üzere 81 ile yayacaklarını belirtti. Bakan Kurum, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Kahramanmaraş'ta, Azerbaycan Mahallesi şantiye alanında açıklama yaptı. TOKİ Başkanlığı öncülüğünde kardeş ülke Azerbaycan ile yürütülen proje kapsamında Azerbaycan Mahallesi'nin inşa edildiğini ve Türkiye'ye örnek olacak bir şehircilik eserinin yükselişine şahit olunduğunu dile getiren Kurum, proje kapsamında 2 bin 995 konut, dükkan ve ofisin inşasının hızla devam ettiğini söyledi. Bakan Kurum, "Bugün itibarıyla projelerimizin hemen hemen yarısını tamamladık. İnşallah yıl sonuna kadar kalan eserlerimizi de tamamlayıp hak sahiplerine teslim etmiş olacağız. Kahramanmaraş, 6 Şubat'ta yaşadığımız o kara günde derin yaralar aldı, ama dizlerinin üstüne çökmedi. O günden bu yana Sayın Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde, Kahramanmaraş'ı ve diğer 10 şehrimizi ayağa kaldırmak için geceyi gündüze kattık" dedi. Deprem bölgesinde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Kurum, şöyle konuştu: Şu anda 3 bin 481 şantiyede on binlerce kardeşimiz 7/24 çalışıyor ve alın teriyle umudu örüyor. Biliyorsunuz teslim ettiğimiz konut sayısını eylülde 100 bine, ekimde 130 bine, kasımda 155 bine, ocakta 201 bine ulaştırdık ve buradan ilan ediyorum; inşallah önümüzdeki ay Sayın Cumhurbaşkanı'mızın teşrifleriyle 250 bininci konutumuzun teslimini de yapacağız. Allah'ın izniyle yıl sonuna kadar 11 ilimizde 453 bin bağımsız bölümü vatandaşlarımıza teslim etmiş olacağız. Bugün deprem bölgesi bir şantiyeye dönüştüyse, yenilenen her sokakta çocuklar geleceğe umutla bakıyorsa, bu önce milletimizin duaları, ardından da devletimizin gayretleri sayesinde olmuştur. Şu anda Maraş'ın ve diğer 10 ilimizin her yerinde kurumlarımızla, milletvekillerimizle, başkanlarımızla, teşkilatımızla bu gönül seferberliğine devam ediyoruz. İstanbul'da öncelikle 2000 yılından önce inşa edilen yaklaşık 3 milyon 300 bin bağımsız bölümün dönüşümünü sağlamak istediklerini belirten Kurum, komisyonda alınan kararların masada kalmayacağını dile getirdi.

İstanbul, 1 hafta çöl tozunun etkisinde kalacak Haber

İstanbul, 1 hafta çöl tozunun etkisinde kalacak

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, bahar aylarının gelmesiyle Sahra Çölü, Kuzey Afrika ve zaman zaman Arap Yarımadası'nda atmosfere karışan tozların hava akımlarıyla başka yerlere taşındığını söyledi. Bu durumun normal bir doğa olayı olduğunu belirten Toros, özellikle ısınan çöl bölgelerinden havalanan tozların, rüzgar akımlarıyla Avrupa ve Türkiye'ye kadar ulaşabildiğini ifade etti. Toros, yüksek basınç sistemleri ve rüzgar akımlarıyla taşınan bu tozların, hava kalitesinde değişikliklere yol açarken, atmosferin renginde de belirgin bir değişime neden olabileceğini dile getirdi. "Çöl tozlarını araçların üzerinde ve yüzeylerde görebiliriz" İstanbul'un bugünden itibaren Kuzey Afrika'dan gelen çöl tozunun etkisi altına gireceğini vurgulayan Toros, "Sayısal hava tahmin modellerine göre, İstanbul'da bir hafta boyunca çöl tozunun etkisi devam edecek. Çöl tozlarını araçların üzerinde ve yüzeylerde görebiliriz. Çöl tozu olayları, bölgesel yağış gibi sadece küçük alanlarla sınırlı kalmaz. Şu anda çöl tozları Güney Avrupa ve Doğu Avrupa'yı kaplamış durumda. Aynı şekilde, Türkiye'nin büyük bir kısmında da etkili olacak." dedi. Prof. Dr. Toros, çöl tozunun atmosferde farklı seviyelerde bulunabileceğini aktararak, "Bazen yer seviyesinde daha az hissedilirken bazen de özellikle güneşin doğumu ve batışı sırasında havanın sarımtırak, turuncu ve kırmızı tonlarında görülmesine neden olabilir. Gökyüzünün daha puslu ve kızılımsı görünmesi çöl tozunun etkili olduğunu gösterir. Bazı günlerde bu etki daha belirgin hale gelebilir." diye konuştu. "Açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılmasında fayda var" Çöl tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine de dikkati çeken Toros, bu tozların içeriğinde ince kum, kil ve mineral parçacıkları bulunduğunu kaydetti. Toros, parçacıkların atmosfere karışarak hava kalitesini düşürdüğünü, bu nedenle özellikle solunum yolu hastalıkları olan bireylerin dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hava kalitesi izleme istasyonlarının verilerine göre, PM10 ve PM 2.5 seviyelerinde artış gözlemleniyor. Çöl tozları, özellikle astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan bireylerde olumsuz etkilere neden olabilir. Yaşlılar ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin, dışarıda uzun süre vakit geçirmemeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekiyor. Yoğun çöl tozu dönemlerinde açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılmasında fayda var. Özellikle spor yapanlar ve dış mekanda çalışanlar, bu süreçte hava kalitesine dikkat etmeli. Çöl tozunun yoğun olduğu günlerde dış ortamda uzun süre kalınması, göz ve cilt tahrişine, solunum sıkıntılarına yol açabilir." Doğal gübre görevi görüyor Prof. Dr. Toros, çöl tozlarının olumsuz etkilerinin yanı sıra doğaya faydalı bazı yönleri de olduğunu belirterek, bu tozların özellikle bahar aylarında tarımsal ekosistemler için önemli bir besin kaynağı olduğunu söyledi. Sahra Çölü'nden gelen tozların fosfor ve demir gibi mineraller açısından oldukça zengin olduğunu anlatan Toros, bahar aylarında bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bu tozların bir nevi doğal gübre görevi gördüğünü, toprak üzerine çöken bu mineral yüklü tozların bitkilerin besin ihtiyacını karşılamalarına yardımcı olduğunu kaydetti.

Hem güneş hem rüzgar enerjisi kapasitemizi 4 katına yükselteceğiz Haber

Hem güneş hem rüzgar enerjisi kapasitemizi 4 katına yükselteceğiz

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum,  Bilkent Otel ve Konferans Merkezi'nde düzenlenen "Sanayide Yeşil Dönüşüm ve Sürdürülebilirlik Lansmanı ile Protokol İmza Töreni"ne katıldı. Burada konuşan Kurum, iklim krizinin gün geçtikçe derinleştiğini, Türkiye olarak iklim kriziyle gelen olası doğal yıkımları ve ekonomik fırsatları titizlikle takip ettiklerini belirtti. İklim krizinin etkilerinin en canlı örneğinin şu anda Amerika'da yaşandığına dikkati çeken Kurum, "Yaşanan orman yangını, 'dev bir kentsel yangına' dönüşmüş durumda. Bu kadar büyümesinin sebebinin ise 161 kilometre hızla esen rüzgarlar olduğu gözüküyor." diye konuştu. Kurum, Türkiye'nin, Akdeniz Havzası'nda yer aldığını ve bölgenin kırılganlığı nedeniyle iklim krizinden çok etkilediğini vurguladı. Türkiye olarak tarihi bir dönemden geçildiğini dile getiren Kurum, "Bir yandan bölgesel denklemlerde güçlü bir liderlik sergiliyor, öte yandan insanlığı ilgilendiren küresel sorunlara karşı inisiyatif alıyoruz. Kendi medeniyet değerlerimizden güç alan, çevreye duyarlı, doğaya saygılı bir ekonomi modelimiz var. Üretimden, istihdamdan, ihracattan taviz vermeden atılımlarımıza devam ediyor, doğamızı, çevremizi korumayı asla ihmal etmiyoruz." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan himayesinde yürütülen Sıfır Atık Hareketi ile dünyaya ilham verdiklerini belirten Kurum, her alanda döngüsel ekonomiyi yaygınlaştırdıklarını söyledi. Depozito Yönetim Sistemi için gerekli altyapı çalışmalarına başladıklarını, saha yönetimi için de Türkiye Çevre Ajansı, TOBB ve TESK ile protokol imzaladıklarını anımsatan Kurum, bu çalışmayı kişisel olarak da çok önemsediğini vurguladı. Bakan Kurum, şehirlerdeki "ısı adalarını" azaltmak için yoğun gayretle çalıştıklarını, yutak alanı olan millet bahçelerinin büyüklüğünü 77 milyon metrekareye, proje sayısını ise 521'e ulaştırdıklarını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: "Geçtiğimiz 10 yıllık süreçte yenilenebilir enerji kapasitemizi tam 2 katına çıkardık. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde de hem güneş hem rüzgar enerjisi kapasitemizi Enerji Bakanlığımızla, ilgili kuruluşlarla 4 katına yükselteceğiz. Öte yandan, şehir merkezlerinde sıkışıp kalan köhneleşmiş sanayi alanlarını İklim Dostu Sanayi Siteleri olarak yeniden tasarlıyor, yeni yerlerine taşıyoruz. İnşallah, buradaki dostlarımızla birlikte, tüm sanayi bölgelerimizi sıfır atığı merkeze alan bir anlayışla dönüştüreceğiz. Türkiye'nin uzun dönemli yeşil kalkınma hedefine uygun hale getireceğiz." "İhracatımızın yüzde 50'ye yakını Avrupa Birliği ülkelerine" Bakan Kurum, sanayinin milli gelir içindeki payının gün geçtikçe daha da yükseldiğini, bu büyümeyi artırarak sürdürmenin Türkiye'nin geleceği için çok önemli olduğunu bildirdi. Geçen yıl emisyon miktarlarına bakıldığında, emisyon oranının yüzde 72'sinin enerji, yaklaşık yüzde 13'ünün endüstri sektöründen kaynaklandığını belirten Kurum, "Avrupa Yeşil Mutabakatı, sadece bir iklim politikası olarak gelmiyor, devasa bir ekonomik dönüşüm sürecini de beraberinde getiriyor. İhracatımızın yüzde 50'ye yakınının Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığını görüyoruz. Bu noktada toplam ihracatımızda Avrupa ilk sırada yer alıyor. Bundan böyle Avrupa'ya ihraç ettiğimiz ürünlerin karbon ayak izi yani çevreyle uyumluluk seviyesi çok daha önemli olacak." değerlendirmesinde bulundu. Kurum, attıkları her adımın stratejik olduğunu vurgulayarak, bu kapsamda "Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği"nin yayımlandığını anımsattı. Bu yönetmelikle sanayide yeşil dönüşümde yeni bir sayfa açtıklarını dile getiren Kurum, enerji ve kaynak verimliliğini gözeten, sıfır kirlilik prensibiyle çalışan tesislere Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi düzenlediklerini söyledi. Bakan Kurum, 6 bin tesisi ilgilendirecek bu düzenlemeyle tesisleri sınıflandıracaklarını ve A sınıfı belge alan sanayiciyi uluslararası pazarda daha prestijli hale getireceklerini ifade etti. Bugün imzalanan protokolün, sanayicinin çevresel performansını göstereceğini, HEY ve NEFES verilerinden gelen çevresel risk değerlendirmesini hesaplamalara göre yapma imkanı vereceğini aktaran Kurum, şöyle konuştu: "Çalışmalar bir zincirin halkaları gibi ilerleyecek. Önce hesaplamaların yardımıyla, tesislerimizin yeşil dönüşümünü hızlandıracağız. Bu sayede, sektörümüzün acilen ihtiyaç duyduğu finansman desteğine çok daha süratli bir şekilde ulaşmasına imkan vermiş olacağız. Ardından, yeni iş kollarını, yeni meslekleri, yeni uzmanlıkları oluşturacağız, Türkiye'nin parlak zekaları olan gençlerimize kendilerini gösterebilecekleri yepyeni alanlar açmış olacağız. Nihayetinde sanayicimizle, yenilikçi genç beyinlerimizle Türk sanayisini, rekabet gücümüzü ve istihdamımızı olabilecek en üst seviyeye çıkaracağız." "Belediyelerimize, hiçbir ayrım yapmadan yardım ediyoruz" Kurum, Marmara'da yaşanan müsilaj süreciyle ilgili belediyelere sorumluluklarını hatırlattıklarını ancak çoğunun hala mevcut tesisleri dahi yenilemediğini, halen Marmara'yı kirlettiğini üzülerek gördüklerini söyledi. Belediyelere bu konuda tekrar çağrı yapan Kurum, şunları kaydetti: "Lütfen artık hep birlikte imzaladığımız Marmara Denizi Koruma ve Eylem Planı'na sadık olun, millete verdiğiniz sözleri tutun. İnanın belediyelerimize hiçbir ayrım yapmadan yardım ediyoruz. Bugün Bakanlığımızda belediyelerin, ister partimizin isterse muhalefet partilerinin, bekleyen tek bir konuları bile kalmadı. Artık görev belediyelerde. Şunu asla ve asla unutmasınlar, siyasette ve belediyecilikte millete hizmet etmeden teveccüh bekleme, eser vermeden destek bekleme devri artık sona ermiştir. Hiçbir iş yapmadan, doğamıza, çocuklarımızın yarınlarına olumlu katkı vermeden insanımızdan destek bekleme dönemi artık tamamen kapanmıştır. Herkes ne söz verdiyse yapmalıdır." Konuşmaların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kredi Kayıt Bürosu AŞ arasında çevresel performansa esas veri paylaşımına ilişkin protokol imzalandı.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.