Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Erdoğan

haberingundemi.com.tr - Erdoğan haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erdoğan haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Depremin açtığı yaraları sarma derdindeyiz Haber

Depremin açtığı yaraları sarma derdindeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş'ta düzenlenen "250 Bininci Afet Konutu Anahtar Teslimi ve Kura Çekim Töreni"nde konuştu. ‘Azerbaycan halkının dayanışmasını hiçbir zaman unutmayacağız’ Azerbaycan Mahallesi'ne katkılarından dolayı Azerbaycan ve İlham Aliyev'e teşekkürlerini ileten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: Açılışını yaptığımız Azerbaycan Mahallesi'ne katkılarından dolayı Azerbaycan ve İlham kardeşime sevgilerimi şükranlarımı iletiyorum.Bizim için özel bir tören için kendilerini ağırlamaktan bahtiyarlık duyuyoruz. Biz iki devleti tek yürek taşıyan evlatlarıyız. Azerbaycan ile kardeşlik vurgusu yapan Erdoğan, şöyle devam etti: Rabbim aramızdaki şu sarsılmaz muhabbeti daim eylesin. İlham kardeşime ve heyetine şükranlarımı sunuyorum. Aramızdaki kader birliğinini en somut örneği açılışını yaptığımız konutlardır. Depremde hayatını kaybeden kardeşlerime Allah'tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Depremin ilk gününden beri bir gün bile ümitsizliğe kapılmadık. Süratle kendimizi toparladık. Bu zorlu süreçte ülkemizin imdadına koşan ilk koşanlardan biri can Azerbaycandır. Seninleyim Türkiye'm diyen arabasının tavanına varını yoğunu sararak yardıma koşan Azerbaycan halkının dayanışmasını hiçbir zaman unutmayacağız" Azerbaycan Mahallesi bizim gurur tablomuz. Burası Azerbaycan'ın desteğiyle yeniden yükseliyor. Buradaki kardeşlerimize huzurlu bir yuva olacak, görenleri kendine hayran bırakan bir yer oluyor. Parkları, bahçeleri, Haydar Aliyev Okulu ile vatandaşımıza yeni bir yuva oluyor. Bugün itibariyle projelerimizin hemen hemen yarısını tamamladık. İnşallah kalan projelerin gerisini yıl sonuna kadar tamamlayacağız. Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem bölgesinde konut teslim hedeflerinin tek tek gerçekleştiğini belirterek, afetin altından hızla kalkıldığının altını çizdi. Dünyada ve bölgemizdeki şartlar ne olursa olsun önceliğimiz bellidir. En kısa sürede asrın felaketinin şehirlerimizde açtığı yaraları sarmanın derdindeyiz. Deprem bölgesini devasa bir şantiye alanına çevirdik. İnanın, hiçbir ülke böyle büyük bir afetin altından bu denli hızlı kalkamaz. Muhalefet tamamen kendi iç kavgasıyla meşgulken, biz altyapısı, üstyapısıyla tamamladığımız konutları hak sahipleriyle buluşturuyoruz. Konuşmalardan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte kura çekim törenini gerçekleştirdi.

NETANYAHU, ZALİM HİTLER’İ GERİDE BIRAKTI Haber

NETANYAHU, ZALİM HİTLER’İ GERİDE BIRAKTI

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar: Sözlerimin hemen başında Meclis Başkanlığı görevine ittifak ortaklarımızın da desteğiyle ikinci kez seçilen yol ve dava arkadaşımız Numan Kurtulmuş beyi tebrik ediyorum. Meclis Başkanlık Divanı'nda, komisyonlarda ve grup yönetiminde yeni görev alan veya görevlerine devam eden milletvekillerimizi içtenlikle kutluyor, her birine Rabbimden kolaylıklar ve başarılar temenni ediyor, görevi devreden arkadaşlarımıza hizmetlerinden ötürü teşekkür ediyorum. İslam dünyası olarak ortak bir hissiyatta buluştuğumuz bir mübarek bayramı daha hamdolsun geride bıraktık. Gazze'de 620 gündür yaşanan soykırım ve katliamlar sebebiyle yine buruk geçirdiğimiz Kurban Bayramınızı da bu vesileyle tekrar tebrik ediyorum. Cenabı Allah'tan bizleri, özellikle de Filistinli kardeşlerimizi gönül huzuruyla karşılayıp uğurlayacağımız bayramlara kavuşturmasını niyaz ediyorum. Milletvekillerimizden ve kabine üyelerimizden Hac farizasını yerine getiren arkadaşlarımızın ibadetlerinin makbul ve mebrur olmasını diliyorum. Malumunuz, bayram günleri insanımızın dostluğu, kardeşliği, milli ve manevi değerleri en güçlü biçimde yaşadığı ve yaşattığı günlerdir. Bayramlar ayrıca yardımlaşma ve paylaşma duygularının yanı sıra milletçe birlik ve beraberliğimizin de perçinlendiği müstesna zaman dilimleridir. Şunu evvelemirde büyük bir memnuniyetle ifade etmek durumundayım. AK Parti teşkilatlarımız ve belediyelerimiz maşallah her bayramda olduğu gibi Kurban Bayramı'nda da yine tam kadro sahadaydı. Milyonlarca üyemizle bayramlaşma programları ve ziyaretlerle kardeşlik atmosferini güçlendirirken sevgi, merhamet ve hoşgörünün kalplerde çoğalmasını sağladık. Belediyelerimiz de ihtiyaç sahiplerinin kapısını çalarak, yetimlerin, öksüzlerin, gariplerin elinden tutarak kardeşlik görevimizi ifa ettik. Kahraman şehitlerimizin emanetlerini ve gazilerimizi bu bayramda da ihmal etmedik. Kırgınlıkların giderilmesi, dayanışmanın güçlenmesi, 783 bin kilometrekarelik vatan topraklarının her karışında bayramın manasına uygun şekilde idrak edilmesi için canla başla çalışan tüm teşkilat mensuplarımıza bu kürsüden şükranlarımı iletiyor, Rabbim eksikliğinizi bu millete hissettirmesin diye dua ediyorum. Tabii burada samimi bir üzüntümü de sizlerle paylaşmak istiyorum. 86 milyonun siyasi farklılıklarını, anlaşmazlıklarını ve küskünlüklerini bir yana bırakıp muhabbetle kucaklaştığı ve helalleştiği bayram günlerinde Türkiye'nin ana muhalefet partisinin kendisini milletten ayrıştırması, bu mübarek günlerin ruhuna uygun olmayan bir davranıştır. İstanbul'a çöreklenmiş bir avuç haraminin güdümünde bir türlü buradan çıkamayan ana muhalefetin durumu, bakınız esefle söylüyorum, demokrasimize de Türk siyasetine de asla yakışmamaktadır. Şayet bir düşman hukukundan bahsedilecekse asıl düşman hukuku budur. Bayramlarda dahi gerilimi, kavgayı, kutuplaşmayı körüklemeyi vahim bir hata olarak görüyoruz. Şunun bir defa iyi anlaşılması gerekiyor; toplumdan ayrışarak siyaset yapılmaz. Yapılsa dahi bu siyaset tarzından ülkeye ve millete hiçbir hayır gelmez. Ana muhalefet partisi yönetimi, uyarı levhalarına dikkat edip kendilerine çeki düzen vermek yerine maalesef içine sürüklendikleri anaforda daha fazla dibe batıyor. Arpalığa çevirdikleri belediyelerin kaynaklarıyla semirenler, ana muhalefeti yolsuzluklarına canlı kalkan yaparak Türk siyasetini de enfekte ediyor. Türkiye'nin kronikleşmiş muhalefet açığı giderek derinleşiyor. Siyasi rakibimiz de olsa biz bu tabloyu doğru bulmuyoruz. Sayın Özel ve CHP yönetiminin yanlışta ısrar etmekten bir an önce vazgeçip etkin pişmanlıktan faydalanması gerektiğine inanıyoruz. Evet. Bunun vakti çoktan gelmiştir. Sadece CHP'nin değil, Türk demokrasisinin de buna ihtiyacı vardır. Affınıza sığınarak söylüyorum; Türkiye gibi büyük bir ülkenin ana muhalefet partisinin aylardır kim kimin yüzüne tükürecek tartışmasıyla meşgul olmasını biz ülkemiz adına utanç verici buluyoruz. Karşımızdaki manzara tam olarak şöyledir: Biri çıkıp diğerine "Çaldın" diyor, diğeri "Sen daha büyük çaldın" diyor. Yabancı istihbarat örgütlerinin oyuncağı olmuş tetikçilere kasetler el altından servis ediliyor. Şaibe iddialarına bizzat kendi arkadaşları tarafından her gün yenileri ekleniyor. Daha 2 yıl öncesine kadar yere göğe sığdıramadıkları cumhurbaşkanı adaylarına en ağır hakaretler ve tehditler savruluyor. Ya Allah aşkına, böyle bir siyasi parti olur mu? Türkiye'nin ana muhalefet partisini mi yoksa entrikalarla ve ihanetlerle dolu bir pembe dizi mi seyrediyoruz, inanın biz de karıştırır olduk. O kadar acınası bir durumdalar ki şecaat arz ederken sirkatlerini itiraf etmeye başladılar. Dün Sayın Özel çıkmış, mazot şişesi üzerinden çeşitli hesaplar yapıyor. Doğrusu ben petrol istasyonu yönettiğini bilmiyordum, eczacı olduğunu biliyordum. Aslında selefi hesap uzmanı olması dolayısıyla bu konularda biraz daha maharetliydi. Hoş, onun da sesi soluğu artık çıkmaz oldu. Ancak Sayın Özel'in temel matematik bilgisinin tıpkı siyasetçiliği gibi pek iç açıcı olmadığı anlaşılıyor. Madem hesap makinası yerine mazot bidonuyla gezmeye başladı, biz de buradan Sayın Özel'e kısa bir mazot hesabı yapalım. Şimdi bakınız değerli kardeşlerim, göreve geldiğimizde asgari ücret 184 liraydı. Bununla sadece 170 litre mazot alınabiliyordu. Yani asgari ücretle çalışan bir kardeşimiz şayet bir arabası varsa bir aylık geliriyle deposunu dört kez fulleyebiliyordu. Biz bunu 2015 yılında 290 litreye çıkardık. Bugün ise asgari ücretle tam 445 litre mazot alınabiliyor. Asgari ücret alan bir vatandaşımız arabasının deposunu ayda 10 kez doldurabiliyor. Aynı oranlar dolar bazında yapılacak karşılaştırmada da geçerlidir. Her alanda olduğu gibi asgari ücretin alım gücünde de 2002'ye kıyasla ciddi bir iyileşme söz konusu. Ama bu, her şey güllük gülistanlık demek elbette değildir. Hayat pahalılığı kaynaklı her türlü sıkıntının farkındayız. Buna çözüm bulmak için başarılı bir ekonomik program uyguluyoruz. Enflasyonla mücadelede mevzi kazandıkça inşallah 86 milyonun tamamının refahını, alım gücünü ve hayat standardını daha da yükselteceğiz. Üretim ekonomimizin lokomotifi olan sanayici, yatırımcı ve ihracatçılarımızı çeşitli teşvik paketleriyle destekliyoruz. Merkez Bankamız, asgari 1 milyar Türk lirası tutarındaki orta yüksek ve yüksek teknolojili yatırımlara 2 yıl ana para ödemesiz, azami 10 yıl vade ve azami 10 milyar Türk Lirası tutarında yatırım taahhütlü avans kredisi kullandırıyor. Şimdi yeni bir adım daha atıyoruz. Program büyüklüğünü, burası çok önemli, 300 milyar liradan yüzde 70 artışla toplam 500 milyar liraya çıkartıyoruz. Cari açığın kapanmasına ve fiyat istikrarına katkı sunan yatırımlara inşallah daha güçlü destek olacağız. Hayırlı uğurlu olsun diyorum. Biz hükümet olarak her alanda olduğu gibi ekonomide de ne yaptığımızı ve nasıl netice alacağımızı gayet iyi biliyoruz. Burada dingil kırmış kamyon şoförü misali ne yapacağını bilemeyen yalnızca CHP Genel Başkanı Sayın Özel'dir. Sayın Özel'e tavsiyem; kendini fazla yormasın, çok fazla hırpalamasın. Dış politika ve ekonomi gibi acemisi olduğu konularda kürsüden atıp tutmak yerine çok iyi bildiği meselelerden bahsetsin. Mesela, toplanmayan çöplerden, yanan otobüslerden, çalışmayan merdivenlerden, ödenmeyen Sosyal Güvenlik Kurumu borçlarından bahsetsin. Mesela, kapı dışarı edilen işçilerden, hısım akraba çiftliğine çevirdikleri için iflasın eşiğine getirdikleri belediyelerden bahsetsin. Mesela, şişirilmiş konser faturalarıyla soyulan beytülmaldan bahsetsin. Şayet yüreği yetiyorsa çıksın İstanbul'un yağmalanan kaynaklarından bahsetsin. Alınan rüşvetlerden, kesilen haraçlardan bahsetsin. Milletten topladıkları paralarla besledikleri trol ordularından bahsetsin. Yıllarca şeffaflık diyerek mangalda kül bırakmazken kameralara bant çekerek neyi saklamaya çalıştıklarından bahsetsin. Değilse yaptığı her konuşma gündemi saptırmaktan ibaret kalacaktır. Sayın Özel'in patronaj ilişkisinden kendisini ve partisini kurtarmasını ve en kısa zamanda Türkiye'nin gerçek meselelerine geri dönmesini ümit ediyoruz. Bunu yapması hem kendi ruh sağlığı için hem partisi için hem de CHP'ye oy veren milyonlarca vatandaşımız için fevkalade yararlı olacaktır. Çünkü kendi problemlerini çözemeyenlerin Türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmaları da mümkün değildir. Ülkenin ve dünyanın sıcak gündeminden kopan bir parti, dış politika ve güvenlik başta olmak üzere milli konularda inisiyatif alamaz. Türkiye tüm enerjisini ve kapasitesini bekasına yönelik meselelere ayırması gereken çok hassas bir dönemden geçiyor. Stratejik önemi bugün daha iyi anlaşılan terörsüz Türkiye sürecimizin hedefine suhuletle ulaşması için uzlaşıya, iş birliğine, birlikte çalışma ruhunun geliştirilmesine ihtiyacımız var. Milletin sorumluluğunu taşıyan insanlar olarak hep beraber, özellikle yüce Meclis çatısı altında ortak bir irade ortaya koymamız lazım. CHP dahil, grubu bulunan tüm partilerin bu dönemde yüksek bir hassasiyet ve sorumluluk bilinciyle hareket etmelerini bekliyoruz. Hangi görüşte olursa olsun, milletimizin siyaset kurumundan talebinin de bu yönde tecelli ettiğini müşahede ediyoruz. Milletimiz siyasetçilerden şahsi ikbal kavgası vermelerini değil, sorunlarıyla hemhal olmasını istiyor. Ana Muhalefet Partisi başta olmak üzere herkesi bu noktada sağduyulu davranmaya davet ediyorum. Meseleye bu zaviyeden bakan bütün siyasi aktörlere de şimdiden milletin kürsüsünden teşekkür ediyorum. İsrail'in Filistin'de sürdürdüğü işgal ve katliam politikaları 7 Ekim 2023 sonrasında farklı bir boyuta geçerek toplu kıyıma, toplu cezalandırmaya, en sonunda da soykırıma dönüştü. 620 gündür artarak devam eden vahşette çoğu çocuk ve kadın 55 binden fazla Gazzeli masum hayatını kaybetti. 128 binden fazla kardeşimiz yaralandı. İsrail'in saldırıları şu anda çok daha vahim, çok daha barbarca bir boyut kazanmış durumda. Yüzde 80'i enkaz halinde olan Gazze'de hayata tutunmaya çalışan 2 milyon masum sivil tamamen açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa mahkum edildi. Bu yetmezmiş gibi İsrail, yardım dağıtım noktalarına yığılan mazlumların üzerine mermi yağdırıyor, bomba yağdırıyor. Her gün açlıktan kıvranan yüzlerce insanı vurarak alçakça katlediyor. Çok açık söylüyorum; İkinci Dünya Savaşı'nın en dehşetli fotoğrafları, videoları bugün Gazze'den gelen görüntüler yanında inanın çok ama çok masum kalıyor. Avrupa'daki o Holokost sürecinde Gazze'deki kadar dehşetli, Gazze'deki kadar acı, insanlık dışı, vicdan dışı, Gazze'dekine benzer görüntüler oluşmamıştır. Netanyahu soykırım suçunda zalim Hitler'i çoktan geride bırakmıştır. Umarız akıbetleri aynı olmaz. İnşallah er ya da geç uluslararası bağımsız bir yargının önüne çıkar, bütün yaptıklarıyla yüzleşir ve işlediği cinayetlerin, katliamların hesabını ahirete kalmadan bu dünyada verir. İsrail bir yandan Gazze'de soykırım suçu işlerken diğer yandan Lübnan'a saldırdı, Suriye'ye saldırdı, Yemen'e saldırdı, buralarda sivilleri katletti. Batı Şeria'da her gün sivil yerleşim yerlerine saldırıyor, oralarda masumları öldürüyor, oraları adım adım işgal ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi İsrail, İran'daki bazı hedeflere saldırarak, İran içinde suikastlar düzenleyerek haydutluk sahasını biraz daha genişletti. Şunu en başta söylemek mecburiyetindeyim; İran'ın İsrail'in bu haydutluğu karşısında, bu devlet terörü karşısında kendisini savunması son derece doğal, meşru, hukuki bir haktır. İran, hukuk tanımayan, kural tanımayan, ilkesi olmayan, şımarık, şımartılmış, gözü dönmüş bir ülke tarafından çok açık bir şekilde saldırıya uğramıştır. Üstelik bu saldırılar İran'ın nükleer müzakereleri devam ederken düzenlenmiştir. Kendisi nükleer silahlara sahip olan, üstelik nükleer çalışmalarında hiçbir uluslararası kuralı tanımayan İsrail, müzakerelerin bitmesini beklemeden, sonucu beklemeden tam olarak terör eylemi gerçekleştirmiştir. Bütün dünyanın, bütün insanlığın gözleri önünde yapılan bu saldırganlık karşısında ne yazık ki başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kurumlar ve devletler sessiz kalmakta, hatta bazıları maalesef bu haydutluğa alenen destek vermektedir. Gazze'de tam 625 gündür insanlığın utancı olan bir tablo yaşanırken sükut edenler, şimdi ateş hızla tüm bölgemize yayılırken yine derin bir sessizliğe bürünmüşlerdir. Tekrar söylüyorum; bu saldırganlık, bu kural tanımazlık, bu devlet terörü ve haydutluk karşısında sessiz kalmak olan bitene özellikle rıza göstermektir. İsrail'in bu şımarıklığına destek verenler kadar sessiz kalanların da eline, alnına katledilen sivillerin, öldürülen bebeklerin, çocukların kanı sıçramıştır ve o kan lekesi o ellerden, o alınlardan asla temizlenmeyecektir. Bu kan ve utanç lekesi sadece Netanyahu'nun eline, alnına değil; sadece onu destekleyen Siyonistlerin eline, alnına değil; aynı zamanda susan, sessiz kalan, tepkisiz kalan herkesin eline, alnına, varsa vicdanına da bulaşmıştır. Hem Gazze hem Suriye Lübnan, Yemen'e hem de komşumuz İran'a yönelik bu insanlık dışı saldırganlığın durması için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, yapmaya da sabırla devam edeceğiz. Tıpkı son 23 yılda karşı karşıya kaldığımız diğer çatışmalarda olduğu gibi İsrail'in İran'a yönelik terör saldırılarını da çok yakından takip ediyoruz. Bu saldırıların Türkiye'ye olası etkileri konusunda bütün kurumlarımız, ilgili bütün arkadaşlarımız teyakkuz halinde. Her türlü olumsuzluğa, her türlü senaryoya karşı hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz. Bir defa şunu herkesin bilmesi lazım; biz bakkal işletmiyoruz. Dünyanın en büyük ülkelerinden birini, Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetiyoruz. Devlet tecrübemiz, tarihi derinliğimiz, millet olarak yüzyıllara sari birikimimiz bu sürecin idaresinde bizim en büyük referans kaynağımızdır. İktidar sorumluluğu içi boş söylemleri, hamaseti, polemiği kaldırmaz. Sırtında yumurta küfesi olmayanların söylemleriyle hareket edemeyiz. Daha düne kadar İsrail'in gönüllü avukatlığına soyunup utanmadan, sıkılmadan Hamas'a terör örgütü diyenlerin kışkırtmalarını zaten muhatap almıyoruz. Meclis açılış hitabımda İsrail'in artan saldırganlığına dikkat çektiğimiz için bizi acımasızca eleştirenlere bugün bize akıl vermek, bizim hassasiyetimizi sorgulamak değil, şayet zerre miskal öz saygıları kaldıysa hatalarını kabul edip bizden özür dilemek düşer. Biz attığımız ve atacağımız adımları daha burunlarının dibini görmekten aciz bu vizyonsuzların tavsiyelerine göre değil, Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışan devlet ciddiyetiyle belirliyoruz. Biz çatışmanın, şiddetin, zulmün tarafında değil; hakkın, adaletin, diyalog ve diplomasinin tarafındayız. Bu anlayışla saldırganlığın sona ermesi için 13 Haziran'dan bu yana yoğun bir diplomasi trafiği içindeyiz. Amerikan Başkanı Sayın Trump ve İran Cumhurbaşkanı Sayın Pezeşkiyan ile iki kez görüştük. Bölgemizdeki tüm kardeş ülkelerin liderleriyle aynı şekilde telefon görüşmelerimiz oldu. Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ile meseleyi enine boyuna değerlendirdik. Bizim dışımızda diğer arkadaşlarımız da muhataplarıyla sürekli temas içindeler. En başından beri İran'la da konuşabilen bir ülke olarak nükleer konusunun diplomasiyle çözümü için çabaladık. Bugün de silahların susması için üzerimize ne düşüyorsa yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Milletimiz müsterih olsun. Hükümetleri, Türkiye'nin menfaatlerinin, huzurunun, dirliğinin, güvenliğinin sonuna kadar takipçisiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın güçlü dayanışması, bu fırtınalı sularda 86 milyonun tamamının güvencesidir. Bir başka konu şudur. İsrail saldırganlığının durdurulması evet, bütün dünya için, insanlık için elzemdir. Ancak bu yaşananlardan komşumuz İran dahil bölgemizdeki tüm ülkeler gereken dersleri çıkarmalıdır. Eğer bölgemizde İsrail saldırganlığına, İsrail'in devlet terörüne karşı bir ortak tedbir alınmak isteniyorsa herkes şapkasını, sarığını, kavuğunu önüne koyup etraflıca düşünmelidir. Bir diğer önemli husus şudur değerli kardeşlerim; İsrail'in son 2 yılda artık açıktan gerçekleştirdiği saldırganlık, Türkiye'nin de içinde bulunduğu geniş coğrafyamızın karşılaştığı sorunları izah etmektedir. Çok açık söylüyorum; Türkiye'de 10 yıllardır devam eden tartışmaların, ayrışmaların, kutuplaşmaların ardında iç dinamiklerden ziyade dış dinamiklerin olduğu bugün çok daha net ortaya çıkmıştır. Türkiye'de 10 yıllar boyunca süren ekonomik, siyasi, sosyal sorunların, terör meselesinin, istikrarsızlığın, iç gerilimlerin temel sebebi bugün daha açık görülmektedir. Şuraya bilhassa dikkatinizi çekiyorum; Türkiye'de neredeyse her yıl, 10 yılda bir tekrarlanan hiçbir darbe tesadüfen yapılmamıştır. Hiçbir darbe vatansever, vatanperver eller tarafından kurgulanmamıştır. İşte İran'da olanları görüyorsunuz. FETÖ'nün MİT krizinde, 17-25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da yapmaya çalıştığı darbeler bugün yaşananların ışığında daha bir anlam kazanmakta, bu hainlerin asıl gayelerinin ne olduğu daha belirgin hale gelmektedir. Sadece 15 Temmuz değil, sadece 17-25 Aralık değil, 27 Mayıs'a bakın, arkasında aynı kirli şebekeyi göreceksiniz.

HİÇ KİMSE BİZE EFELENMEYİ GÖZE ALAMAYACAK Haber

HİÇ KİMSE BİZE EFELENMEYİ GÖZE ALAMAYACAK

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kabine Toplantısı'nın ardından açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şu şekilde: 4-9 Haziran tarihleri arasında otoyollarımızdan 16,3 milyon araç geçişi yapıldı. YHT ana hat ve bölgesel trenler ile kent için raylı sistemler 2 milyon 783 bin kişi kullandı. 3,9 milyon kişi hava yollarını kullandı. İstanbul Havalimanı'nda 1 milyon 152 bin kişiye hizmet verdik. Antalya, Muğla, Dalaman ve Aydın Adnan Menderes Havalimanlarında yolcu rekorları kırıldı. Devasa yatırımlarımızın önemini bu süreçte görmüş olduk. Çorum-Ankara arası 1 saat 15 dakikaya inecek. Ankara-Samsun arası 2,5 saat olacak. Yılda 12 milyon yolcu taşınacak bu hat ile Samsun limanı ile Mersin limanını birleştireceğiz. Türkiye'yi küresel ticaretin lojistik merkezi haline getireceğiz. 2029 yılında devreye almayı planlıyoruz. Muhalefetin çeşitli spekülasyonlarına konu olan hattın şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. ‘Sorunun çözümü diyalog ve diplomasidir’ 2 sene önce tanıtımını yaptığımızda birilerinin 'kalorifer peteğine benziyor' diye dalga geçtiği KAAN uçağımızın ihracatında önemli bir imza attık. Toplam tutarı 15 milyon doları bulan bu anlaşmanın ülkemiz ve Endonezya için hayırlı olmasını diliyorum. Bölgemizde bir süredir çok ciddi savaşlar yaşanıyor. Rusya-Ukrayna savaşı her iki tarafı yıpratarak sürüyor. Pakistan-Hindistan gerilimi potansiyel tehlike vasfını sürdürüyor. İsrail şimdi de komşumuz İran'a saldırı başlattı. Biz en başından beri İran'ın nükleer programı ile ilgili tartışmaların müzakere masasında yürütülmesi gerektiğini savunduk, bugün de aynı noktadayız. Şimdiye kadar birçok liderle görüştük. Bu görüşmelerde İsrail'in artık haydutluğa varan saldırganlığının tehdidinin altını çizdik. Türkiye olarak üzerimize düşenleri yerine getirme sözünü muhataplarımıza ilettik. Masada çözülecek meselelerin bombalamayla çözmeye çalışmanın sonuçlarını kimse tahmin edemez. Cuma gününden beri gerek şahsen gerek Dışişleri Bakanımız çatışmaları durdurmak için yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyoruz. Batı'nın sınırsız desteğiyle İran'a saldıran, Gazze'yi yerle bir eden İsrail aslında ne yaptığının farkında değil. Belki hatalarının farkına varacak ama o vakit iş işten geçmiş olacak. Hiçbir ülke kendi sınırlarından ibaret değildir. Bölgedeki her hadise tüm toplumları yakından ilgilendirir. Filistin halkına ve topraklarına saldırmak sadece oradaki insanlarla sınırlı değildir. Nitekim bu durum İran için de geçerlidir. Bölgemizde bu hakikatler gözetilmeden atılan adımlar daha kötü felaketlere sebep olur. İsrail döktüğü her kanla adım adım kendi varlığını ve toplumunun geleceğini riske etmektedir. Zulmün sonu derin bir pişmanlıktır. Güçlü değilseniz caydırıcılık seviyesine ulaşamamışsanız işiniz çok zor. Kendisini sizden daha güçlü görenler sizi boyunduruğu altına alabilir. Böyle bir utançla yaşamaktansa ölmeyi tercih edecek karaktere sahibiz. Toprağın üstünde onursuzca yaşamaktansa toprağın altına olmayı tercih ederiz. Bunun için çalışacaksınız, üreteceksiniz. İktidara geldiğimizde ülkemizde savunma sanayii adına dişe dokunur bir birikim yoktu. Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından başlatılan iyi niyetli girişimler belli seviyede kaldı. Hemen kolları sıvadık ve acil ihtiyaçlar dışındaki alıp siparişlerini iptal ettik. 23 yılda bu noktaya ulaşmak kolay olmadı. Dışarıdan gelen engellemeleri zaten normal karşılıyoruz. Ama içeriden bu sabote etme çabalarını asla unutmadık ve unutmayacağız. Ve aynı zihniyet bu sabote etme girişimleri devam ediyor. Her ne yaptıysak bizden gözüküp oklarını bize fırlatanlara rağmen yaptık. İnsansız hava araçları konusunda dünyanın sayılı ülkeleri arasına girdik. Kendi sistemlerimizi geliştiriyor ve üretiyoruz. Büyük bir gururla söyleyebilirim ki, en zoru artık atık olarak geride kalmıştır. Envanterimize giren bu ürünleri artık imal etme safhasına geldik. Milli savaş uçağımız KAAN bunun en iyi örneklerinden biridir. Çok uzun olmayan bir süreçte hiç ama hiç kimsenin bize efelenemeyeceği bir savunma kapasitesine ulaşacağız. Bazı fedakarlıkları yapacağız ki hedeflerimize ulaşabilelim. İktidarımız ve ittifakımız bölgenin içinde bulunduğu bu sancılı dönemde Türkiye'nin teminatıdır. 86 milyonun emaneti emin ve ehil ellerde güvendedir. Bugüne kadar nice zorlukların üstesinden nasıl geldiysek, krizleri ülkemizden uzakta tutacağız. İktidarı zaafa düşürmek için ülkenin zaafa düşmesine 'eyvallah' diyenler tarihte ve mahşerde bunun hesabını veremezler. Gün özellikle sorumlu siyaset yapma günüdür. Türkiye tüm hadiseleri soğukkanlı şekilde değerlendirmektedir. Birileri gibi ateşe benzin dökmenin değil bir an önce yangının söndürmenin derdindeyiz. Biz millet olarak tarih boyunca asaletimizi ve dayanışmamızı muhafaza ederek engelleri teker teker aştık. Bekamıza yönelik saldırıları bu şekilde bozduk. Bugün de Türkiye'nin en büyük ihtiyacı birlik ve kardeşlik siyasetidir. 86 milyon olarak kalp kalbe vererek güzel yarınlara ulaşacağız. Bugün, dünden daha güçlüyüz, inşallah yarın da bugünden daha güçlü olacağız.

Cumhurbaşkanı Erdoğan barış diplomasisi atağında Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan barış diplomasisi atağında

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bölgede barışın tesisi için yoğun diplomasi trafiğini sürdürüyor. Tek yol müzakere İletişim Başkanlığı, Cumhrubaşkanı Erdoğan'ın Umman Sultanı El Said ile telefonda görüştüğünü duyurdu. Görüşmede İsrail ile İran arasındaki çatışma, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Sosyal medyadan yapılan açıklamada şu bilgilendirmeye yer verildi: Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla başlayan çatışmaların bölge güvenliği için büyük risk oluşturduğunu, bölgenin yeni bir savaşa asla tahammülünün olmadığını ifade etti. Cumhurbaşkanımız, Netanyahu yönetiminin küresel istikrar ve güvenlik sorunu haline geldiğini, saldırıların nükleer müzakerelerin altıncı turu arifesinde gerçekleşmesinin düşündürücü olduğunu, Türkiye’nin nükleer anlaşmazlığın çözümünde tek yol olarak müzakereyi gördüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, son gelişmelerin Gazze’de İsrail tarafından uygulanan soykırımı gölgede bırakmasına izin verilmemesi gerektiğini de ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuveyt Devlet Emiri Şeyh Mişal El Ahmed El Cabir El Sabah ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede İsrail ile İran arasındaki çatışma, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail’in İran’a yönelik başlattığı saldırılarla yeni bir savaşa tahammülü olmayan bölgemizdeki güvenliği riske attığını, Netanyahu hükümetinin küresel boyutta istikrar ve güvenlik sorunu oluşturduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanımız, İsrail saldırılarının İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere sürecini de baltaladığını, anlaşmazlığın çözümü için tek çıkar yolun bu müzakereler olduğunu belirtti. Türkiye ve Kuveyt’in, İsrail’in Gazze’deki soykırımına ve bölgedeki saldırganlığına karşı güçlü tepkiler verdiğini, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarla Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımı gölgemeye gayret gösterdiğini, buna izin verilemeyeceğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Irak Başbakanı Muhammed Şiya Es Sudani ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede İsrail ile İran arasındaki çatışma, bölgesel ve küresel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail’in yol açtığı şiddet sarmalının bölgeyi tehdit ettiğini, Irak’ın bu çatışmanın dışında kalmasının ve mevcut ortamda terör örgütleri ile radikal unsurlara karşı daha dikkatli olunmasının önemini ifade etti. Cumhurbaşkanımız, İran ile ABD arasındaki nükleer anlaşmazlığın tek çözüm yolunun müzakere olduğunu, zor şartlarda itidalli davranılması ve şiddet sarmalının önüne mutlaka geçilmesi gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının Gazze’deki soykırımı gölgelemesine asla müsaade edilemeyeceğini de ifade etti. Öte yandan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile telefonda görüştü. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının sosyal medya hesabından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, İsrail ile İran arasındaki çatışma başta olmak üzere ikili ve bölgesel konular ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, İsrail ile İran arasında çatışmaların sona erdirilmesi ve bölgede barışın tesisine yönelik ABD Başkanı Trump'ın yaptığı son açıklamaları memnuniyetle karşıladığını, tüm bölgeyi ateşe atabilecek bir felaketin engellenmesi için bir an önce harekete geçilmesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan, nükleer anlaşmazlığın çözümü için yegane yolun diplomasiden geçtiğini, bu yolda Türkiye'nin kolaylaştırıcılık dahil her türlü gayreti sergilemeye hazır olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarıyla başlayan şiddet sarmalının iki taraf için de geri dönülemez ekonomik ve sivil zararlara sebep olduğunu, bu tehlikeli gidişata engel olunması gerektiğini ifade etti.

İSRAİL HAYDUTLUĞUNA ARTIK BİR DUR DENMELİ Haber

İSRAİL HAYDUTLUĞUNA ARTIK BİR DUR DENMELİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katil İsrail'in İran'a gerçekleştirdiği saldırıya yönelik açıklama yaptı. İsrail'in, Gazze başta olmak üzere bölgeyi kana, gözyaşına ve istikrarsızlığa boğma stratejisini bu sabah itibarıyla çok tehlikeli bir aşamaya taşıdığını vurgulayan Erdoğan, "İsrail’in komşumuz İran’a düzenlediği saldırılar, uluslararası hukuku hiçe sayan apaçık bir provokasyondur" dedi. Erdoğan, "İran’ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı ve Gazze’ye yönelik insanlık dışı eylemler karşısında uluslararası baskıların arttığı bir dönemde yapılan bu saldırılar, İsrail’in kural tanımaz zihniyetini göstermektedir" ifadelerini kullandı. Netanyahu yönetiminin pervasız, saldırgan ve hukuk tanımaz eylemleriyle bölgeyi ve tüm dünyayı felakete sürükleme gayretinde olduğunu aktaran Erdoğan, "Uluslararası toplum, küresel ve bölgesel istikrarı hedef alan İsrail haydutluğuna artık bir dur demelidir. Netanyahu ve katliam şebekesinin tüm bölgemizi ateşe atan saldırılarının mutlaka önüne geçilmelidir. Orta Doğu’da daha fazla kan, yıkım ve çatışma görmek istemediğimizi bugün bir kez daha ifade ediyoruz" dedi. Erdoğan, "Türkiye olarak komşumuz İran’a yönelik düzenlenen menfur saldırıları lanetliyor; hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor; dost ve kardeş İran halkına taziyelerimizi iletiyoruz" ifadelerini kullandı.

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
haberingundemi.com.tr En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.