TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Uygulamalarımız appstore googleplay
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Müsi̇ad

haberingundemi.com.tr - Müsi̇ad haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Müsi̇ad haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

KİMSE ÜLKESİNİ YABANCILARA ŞİKAYET EDEMEZ Haber

KİMSE ÜLKESİNİ YABANCILARA ŞİKAYET EDEMEZ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu'na katıldı. ‘Malum çevrelerin operasyonu ellerinde patladı’ Buradaki konuşmasına, MÜSİAD mensuplarını, iş dünyası temsilcilerini ve programa katılanları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin 28. Olağan Genel Kurulu'na başarılar diledi. Genel Kurul'da MÜSİAD başkanlığı ve yönetiminde bir bayrak değişimi yaşandığını hatırlatan Erdoğan, "2021 Eylül ayından beri Genel Başkanlık vazifesini layıkı vechiyle yürüten Mahmut Asmalı kardeşim, bu genel kurulda görevi sizlerin takdiriyle Burhan Özdemir kardeşimize devretti. Mahmut Bey'e emekleri, gayretleri ve özverili çalışmaları için teşekkür ederken, Burhan Bey'e de Yüce Allah'tan muvaffakiyetler niyaz ediyorum. Genel Kurul'un hem MÜSİAD camiasının gücüne güç katmasını hem de Türkiye'nin büyüme ve kalkınmasına katkı sağlamasını temenni ediyorum" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: Dış dengede de hamdolsun tablo olumlu. Cari açığımız istikrarlı bir şekilde geriliyor. Altın hariç tutulduğunda cari fazla veriyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüş lehimize işliyor. Hem enflasyonu hem dış açığı aşağı çekiyor. İstihdamda da tarihi seviyelerdeyiz. İşsizlik oranımız Mart ayında yüzde 7,9'a geriledi. Erkeklerde de bu oran yüzde 6,5. Kadınlarda ise yüzde 10,6. Bu rakamlar son 20 yılın en düşük seviyesine işaret etmektedir. Şunu da ifade etmekte fayda görüyorum. Gelişmelere bağlı olarak iç ve dış talepte geçici yavaşlamalar olabilir. Bunlar gayet doğaldır. Biz ne bunları göz ardı ediyoruz ne de bunlara takılıp kalıyoruz. Kısa süreli dalgalanmaların ötesine geçen sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz. Son 1,5 aydır yaşanan dalgalanmalar karşısında başarılı bir sınav verdik. Programın şoklara, manipülatif saldırılara ve sabotaj girişimlerine karşı ne denli dayanıklı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Malum çevrelerin operasyonu ellerinde patladı. Çünkü bu haftadan itibaren rezervlerimiz yeniden artmaya başladı. Küresel belirsizliklerin azalmasıyla birlikte Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif yönde ayrıştığına hep birlikte şahit olacağız. İhracatçılarımız için de çok güçlü desteklerimiz var. Bir defa şunun çok iyi anlaşılması lazım, ihracat sadece döviz geliri değildir. İhracat üretimdir, istihdamdır, refahtır. Firmalarımıza verdiğimiz günlük reeskont kredi limitini 13 kat artırdık. 300 milyon liradan 4 milyar liraya çıkardık. Eximbank'ın sermayesini 4 kat yükselttik. Reeskont kredilerimizin finansman maliyeti de piyasanın çok altında. Burada da finansman maliyetinin yarısını biz sübvanse ediyoruz. Sadece bu avantaj sayesinde 2024'te ihracatçılarımız 171 milyar lira ek maliyet ödemekten kurtuldu. Desteklerimiz mal ihracatıyla da sınırlı değil. Yazılım üreten de, turizmde hizmet sunan da arkasında devletin desteğini hissediyor. Eximbank 2024'te 18 bin ihracatçımıza tam 49 milyar dolarlık finansman sağladı. Bu firmaların yüzde 83'ü KOBİ'lerden oluşuyor. Yılın ilk 4 ayında şimdiden 15,7 milyar doları kullandırdık. Şunu ifade etmek isterim ki, kim üretmek istiyorsa, kim yatırım yapıyorsa, kim istihdam sağlıyorsa, biz onun yanındayız, yanında olmaya da devam edeceğiz. Siyasi hayatımızın her döneminde olduğu gibi bugün de hem iş yapıyor hem hizmet ediyoruz, hem de karalama kampanyalarıyla mücadele ediyoruz. Muhalefet kanadında en azından milli meselelerde değişim görmeyi umdukça maalesef her seferinde büyük bir düş kırıklığı yaşıyoruz. Muhalefetin siyaseti centilmence bir rekabet yerine yıkıcı bir husumetle yürütme isteği, aşılmaz bir duvar misali sürekli karşımıza çıkıyor. Aktörler, isimler ve genel başkanlar değişse de ne yazık ki bu zihniyette zerre miskal düzelme olmuyor. Durum öyle vahim ki, bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor, kendi ülkesini yabancı basın kuruluşlarına, yabancı aktörlere, dergilere şikayet ediyor. İktidarı yıpratayım derken asıl Türkiye'ye zarar veriyor. Türk ekonomisine zarar veriyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor. Evine ekmek götüren işçi kardeşlerime zarar veriyor. Türk ürünlerini dünyanın dört bir yanına ulaştıran ihracatçılarımıza zarar veriyor. Fabrika kurup istihdam sağlayan sanayicilerimize zarar veriyor. Ülkemizin kalkınmasına, büyümesine, güçlenmesine destek olan iş dünyamıza zarar veriyor. Adı yolsuzlukla, rüşvetle, sahtecilikle anılan bir avuç muhterisi memnun etmek uğruna 85 milyonun tamamını hayal kırıklığına uğratıyor. Sayın CHP Genel Başkanı kusura bakmasın. Ama bunun adı muhalefet değil. Ekonomik tetikçiliktir, jurnalistiktir, ispiyonculuktur. Bizim CHP'lilerin birbirini jurnallemesiyle hiçbir sıkıntımız olamaz. Ama yalan ve iftiralarla Türkiye'nin jurnallenmesine gözlerimizi kapatamayız. Hiç kimse muhalefet ediyorum bahanesiyle kendi ülkesini yabancılara şikayet edemez, ekonomisini batırmaya çalışmaz, firmalarımızı hedef göstererek onlara zarar verme peşinde koşamaz. Kantarın topuzu kaçmıştır. Düzelme umudu da giderek azalmaktadır. Burada şu gerçeği tüm samimiyetimle ifade etmek isterim; Siyaseti marjinalleştirmek, bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür. Sivil siyaseti zehirli söylemlerle enfekte etmenin hiçbir haklı gerekçesi olamaz. Hükümet yara alsın da Türkiye'ye ve Türk ekonomisine ne olursa olsun anlayışı, açık söylüyorum, hastalıklı bir zihniyetin işaretidir. Bakın, Türkiye bu toksik siyaset dilini 1960 öncesinden çok iyi bilir. Türkiye bu siyaset tarzını 12 Mart'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat döneminden çok iyi bilir. Türkiye bu sorumsuz ve sorunlu söylemleri tüketmeyin çağrılarının zirveye çıktığı Gezi kalkışmasından çok iyi bilir. Bu demode üslubun ülkemize de, siyaset kurumuna da, bunun üzerinden siyasi kazanç elde etmeye çalışanlara da hiçbir faydası yoktur. CHP'nin süratle normalleşmesi şart. CHP'nin iradesine vurulan vesayet prangalarını kırması gerekiyor. Sayın Genel Başkanın artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulup kendisini toparlaması, ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor. Buradan herkesi, özellikle de muhalefet aktörlerini aklıselime, sükunete, sorumlu bir dille siyaset yapmaya davet ediyorum. Türkiye'nin kutuplaşmaya değil, kucaklaşmaya ihtiyacı var. Türkiye'nin iç cephesini güçlendirmeye ihtiyacı var. Türkiye'nin 86 milyon olarak müştereklerde buluşmaya ihtiyacı var. Bölgemizde ve dünyada tansiyon bu kadar yükselmişken yangına körükle gitme yanlışından bir an önce dönülmesini temenni ediyoruz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu duygularla MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olmasını diliyor, yeni görev üstlenen kardeşlerime başarılar diliyorum. Sizler vasıtasıyla tüm MÜSİAD üyelerine selamlarımı gönderiyorum.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.